Basit görünse de en azından benim için cevaplaması çok kolay bir soru değil bu. Daha doğrusu, bu sorunun cevabını kelimelere dökmek benim için zor. Bazen yoğun bir duygu ile "ne için yaşıyoruz"u çok güzel hissediyorum. Çok belli benim için bu neden, ama tarif etmek... İşte o zor.
Bu sayfayı yarattım ama daha yeni girip birşeyler yazıyorum. Şöyle başlayayım o zaman;
Mutlu olmak için mi yaşıyoruz? İcraatlarımızdan tatmin olmak mı yoksa gailemiz? Eğer öyleyse mutlu olmak için ne yapıyoruz? Salt kendi mutluluğumuz için mi tüm uğraşlarımız? bu sorular böyle uzar gider.
Düşünmek; yaptıklarımızın sonuçlarını görmek, tartmak. Ne yaptığımızı, ne için yaptığımızı, farkına vararak düşünmek ve yol izlemek. Fark etmek; göz kapalı karanlıkta ilerlememek, düz önümüze bakmamak, duymak, hissetmek, görmek. Herşeyi bilmediğimizi kabullenmek, tevazu göstermek, dinlemeyi bilmek, söz vermeyi bilmek, bilmiyorum diyebilmek. Özür dilemek; özrün zayıflık olmadığını bilmek, herkesten hatta kendimizden özür dileyebilmek. Ne yapıyorsak kendimiz için yapmıyor muyuz? Mutlu ediyoruz seviniyoruz, kızdırıyoruz üzüyoruz kırıyoruz tatmin oluyoruz, mutlu oluyoruz. Bizdir herşeyin özü. O yüzden kendimizle ne kadar böbürlenebiliyorsak kendimizden o kadar da özür dileyebilmeliyiz.
Nasıl bir insansınız peki? Tanımlayın kendinizi..
Yine zor bir sorudur bu benim için. Hatta bence cevabı o kadar imkansız bir sorudur
ki. Bir düşünün, size birçok kereler sorulan bu soruyu şimdi tekrar cevaplamaya
çalışın. Aynı cevapları mı verirsiniz? Ben her düşündüğümde duraklarım. İlk
saniyeler aklıma birşey gelmez, hatta düşünemem bile. Ne demeliyim? Beni ben yapan, öne çıkan
özelliklerim midir bu sorunun cevabı? Diyelim ki evet, peki cevaplar doğruyu ne
kadar yansıtır? Çok göreceli değil midir verdiğimiz cevaplar? Cevaplarımız salt doğruyu yansıtmaz.
Mesela;
Çok çalışkanım dediğimde; hep
mi çok çalışkandım yoksa kendimi zaman içinde disipline mi ettim ve etmeye
devam etmeyecek miyim?
Yalan söylemem; Yalan! Küçüğü
büyüğü fark etmez, her insan evladı yalan söylemez mi?
İyi bir insanım dersem peki;
hiç kötülük düşünmemiş insan var mıdır bu dünyada? Aklımın derin köşelerinde
hiç mi kötülük dürtüm olmadı bu yaşıma kadar. Hiç mi sinirlenmedim küfretmedim trafikte.
Kendinizi
tanımlayın sorusuna benim cevabım hergün değişecektir. Ruhumun derinliklerinde
beni ben yapan, birey olarak benzersiz yapan yapıtaşları var muhakkak. Biz bu
yapıtaşlarıyla doğarız ham ve saf olarak, ve bu öğeler yaşantımız boyu maruz
kaldığımız etkilerle şekillenir. Tüm bu süreçte başka iki duygu girer
hayatımıza. Öyle iki duygudur ki bunlar, nasıl bir insan olacağımıza karar
veren öğelerdir. Bunlar FARKINDALIK ve EGO’dur. Hayatımızın gidişatını
etkileyen bu ağır iki kavramı tanımlamak zordur. Ama kendi fikirlerimi şöyle
sıralayabilirim :
Farkındalık olduğumuz ben’i
yansıtır hayata, Ego ise olmak istediğimiz ben’i. Farkında olan durur düşünür,
anı yaşar, kamil insana yakındır. Egosu olan anı bilmez, anı atlar, bir adım
ötesini yaşar ya da yaşamaya çalışır. Hep ister, doymaz, yarış içerisindedir,
hem kendisiyle hem başkalarıyla. İnsanın nefsidir ego, ve sınırı yoktur,
büyüdükçe büyür. Farkındalık mutluluk verir, ego mutsuzluk. Farkındalık
dinlemeyi, düşünmeyi, kabul etmeyi hatta özür dilemeyi öğretir. Ego kıskançlığı
doğurur, kıskanklık da egoyu besler. Ego herşeyi ister, Farkındalık ne
istediğini bilir ve onu arar.
40’lı yaşlara basmama az
kaldı. Kendinizi tanımlayın sorusu bugün sorulsa yine duraklarım.
Çok çalışkanım ama zaman zaman
tembellik de ederim,
Yalandan uzak durmaya
çalışırım,
İyi insan olma yolunda
ilerlemek için çabalarım,
Bencillik etmemeye, nefsime
hakim olabilmeyi öğrenmek için elimden geleni yapmaya devam ederim. İnsan
istediği herşeye sahip olamaz, bunu kabul etmeye çalışırım.
Tarifleri zor sorular oldu ama işin özünü anlatabildiysem ne mutlu bana.
"Ne İçin Yaşıyoruz" etiketiyle zaman zaman yeni yazılar yayınlayıp bu sorulara cevap aramaya ve bunu sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Sevgiyle kalın.
2 yorum:
Aşk için. İlahi aşk için. Sevgilerimiz için. An için. Anıiçin.
Kesinlikle!! Ertelemememiz gereken duygulardır, ellerimizin arasından kayıp gider yoksa farkına bile varmadan..
Yorum Gönder